top of page

TRAVMATİK ANILARIN BEDENDEKİ İZLERİ

Yazarın fotoğrafı: Persona PsikolojikdanışmanlıkmerkeziPersona Psikolojikdanışmanlıkmerkezi

TRAVMATİK ANILARIN BEDENDEKİ İZLERİ

İlk insanın var olmasıyla birlikte an meydana geldi. Kişinin yaşamı boyunca, geçmişten geleceğe, yaşadığı her olay kişinin anı, anısı olur. Bu uzun yolculukta bazı anılar zorlayıcı olur. Bu anıların zorlayıcı olmasındaki neden, kişinin mevcut ve öğrendiği baş etme stratejilerini aşmasıdır. Günlük hayatın akışında baş etme stratejilerimizi aşan bir anı yaşamamızın literatürdeki adı “travma” dır. Baş etme kaynaklarımızı aşan, kontrol edemeyeceğimizi hissettiğimiz ya da bizi yok edeceğinden korktuğumuz olayları travmatik olaylar olarak tanımlayabiliriz.

Yazar Maggie Scarf travmatik olaylarla ilgili olarak “ Büyük-T travmaları” ve “Küçük-t travmaları" ayrımını yapmıştır. Tanımladığı Büyük-T travmalarında hayatı tehdit eden durumlar, dış tehditler vardır. Küçük-t travmaları ise hayatı tehdit etmeyebilir. Dış tehdit yoktur. Travma olarak tanımlanan olaylardan oluşan, hepimizin aklına gelen liste kadar korkunç olmayabilir. Yine de küçük-t travmaları da kesinlikle rahatsız edici ve yıkıcı olabilirler. Sıklıkla basit ve normal gibi görünün çoğu şey farkında olmadan travma etkisi yaratmış olabilir. Bu durum Büyük-t travmalarıyla birlikte küçük-t travmalarının da öneminden bahsetmemize yol açar. ³

Travmatik olay olarak adlandırdığımız durum meydana geldiğinde, bunu o anda idrak etmemiz, travma olarak tanımlamamız ve başka bilgilerle birleştirmemiz mümkün olmaz. Ne yapacağımızı bilemez bir halde olduğumuz anlarda neler olduğunu gözümüzün önüne getirmemiz bunu anlamamızı kolaylaşır. Yaşadığımız durumla etkili baş etme kapasitemizi yitiririz. Mantıklı ve güvenilir bir birey olduğumuza dair inancımızı bile yitirebiliriz. Olay ister büyük-t ister küçük-t travması olsun bize çok fazla gelebilir. Çok gelen durumdan korunmak için reddetme, unutmaya çalışma, inkar, şok, baskılama, disosiyasyon, donakalma gibi yöntemleri tercih ederek bu durumu kesmenin bir yolunu buluruz.²

Bazen bu yöntemleri o kadar etkili kullanırız ki ilerleyen süreçlerde olayı gerçekten de hatırlamamaya başlarız. Olay gerçekten yaşandı mı diye sorgulama sürecine gireriz. Anlatmaya çalışırken veya üstüne düşünürken olayı, olayın geçtiği mekanı, mekanda olan insanları, olaydaki yaşımızı, olayın zamanını ve bunlara benzer detayları tam olarak kestiremeyebiliriz. Bazen de hiçbir şey olmamış gibi hayatımıza devam etmeye çalışırız. Olaylara yönelik farkındalığımız azalır. Bilinçli zihin yaşananları reddeder. Her ne kadar buna devam etse de yaşanan olayı temelde bildiğimiz için günlük hayatımızda, şimdiki zamanda belli döngülere sıkışıp kalırız.Yalnızca geçmişte sıkışıp kalmak zorlantısından çıkarak şimdiki zamanda tam olarak yaşamını sürdürememe problemi ile karşı karşıya kalırız.

Peki, bu denli unutup farkındalığımızın azalmasına rağmen ne oluyor da şimdiki zamanımız etkileniyor ?

Çoğu birey için travma ‘büyük trajedilerden oluşuyor’ gibi düşünülse de gerçekte ,Gabor Mate’nin de sözüyle, “Travma sana olan şey değil, senin içinde olandır.”

Bedenimizin yaşadığımız her şeyin hatırasını tamamıyla bünyesinde saklama özelliği var. ⁴ Biz olayları deneyimlerken kendimizi korumak için birçok yöntem bulmaya çalışsak da bedenimizde tutulan kaydı unuturuz. Olaylar sonucu bedenimiz esas olarak sıkı sarılmış paket gibidir. Sıkıdır çünkü bir alarm ve kendini koruma kalıbının içine girmiştir. Alt beyin kökümüz hala tetiktedir. Biz unutsak da bedenimiz unutmaz, kayıt tutar ve asla yalan söylemez. Nitekim bu özelliği duruş bozukluklarına, sağlıksız ve ağrıyan dokulara, baş ve sırt ağrılarına, dolaşım ve hareket sorunlarına neden olabilir.

Bedenin kaydettiğinden yapılan bütün çalışmalar emin olmuştur. Yıllar önce yaşadığımız ve şimdiki zamanımızda güncel olarak hatırlamadığımız bir olayı bazen minik bir dokunuşla, bir kokuyla, olay, mekan veya kişilerle hatırlayabiliriz. Direkt olarak olayı hatırlamasak bile şimdiki zamanda hatırlamadığımız olayda yaşadığımız beden duyumlarının benzerlerini yaşayabiliriz. Yaşanan olayı reddeden veya hatırlamak istemeyen bilinçli zihinin aksine beden anlam vermekte zorlandığımız hisleri veya duyguları bize yaşatır. Tanımlayamayadığımız, şimdiki zamanda zorlandığımız his ve duygulara “beden hafızası” deriz. Yaşanılan bazı anılar bedende mühürlenir. Zihin unutsa da beden kaydeder. O anı ölümsüzleştirmek için bedenimize mühürler. ¹

Bütün bunlara dayanarak söyleyebiliriz ki, bedensel öz farkındalık, geçmişin zulmünü rahatlatmanın ilk adımıdır.

Duyguların yoğun olduğunda bedenine sor;

-Duyguyu tam olarak bedeninin neresinde hissediyorsun ?

- Bu duyguya 10 üzerinden kaç verirsin ?

- Bedeninin rahatsız olan bölümü konuşsaydı ne söylerdi ?

- Belki omuzlarında hissettiğin ağırlık, karnında yayılan his, boğazında yükselen sıcaklık ya da senin bedenindeki tezahürü bambaşka olan ifade senin için ne anlama geliyor ?

- Bedeninde hissettiklerin başka bir zamandan tanıdık geliyor mu ?

- Tam da şu anda bedenin sana ne diyor ?

Bedensel farkındalık, içsel dünyamıza, organizmamızın doğasına dokunmamızı sağlar. Öfkemizin, gerginliğimizin, kaygılarımızın ya da tanımlamakta zorlandığımız hislerimizin farkına varmak, bakış açımızın başka yöne kaymasını sağlar ve otomatik davranışsal tepkiler yerine yeni seçenekler sunar.

Yine de bu soruları sormak ya da cevaplarını direkt kendi kendimize bulmak ve fark etmek genelde zorlayıcı olabilir. Bu kadar açık olsaydı zaten bastırmak gibi yöntemlere başvurmazdık veya yaşanan olaylar bize fazla gelmezdi. Bedende tutulan kaydı da şimdiki zamana rahatsızlık olarak yansımazdı.

Anlar, anılar bedenimizde ne tür izler bırakırsa bıraksın, verebileceğimiz sevgi dolu tepki; bu izleri dinlemek ve bedenimizin kendisini güvende hissetmesine, şimdiki ana farklı bir bakış açısıyla gelmesine ve bizi korumak için sarf ettiği demode girişimlere son vermesine yardımcı olabilecek ruh sağlığı çalışanlarından destek almak olacaktır. Bedenimizin çığlıklarını göz ardı etmek, geçmişte yaşadığımız çaresizliğe teslim olmaktan başka bir işe yaramaz. Buna teslim olmak kaderimiz değil. Bu nedenle bedeninizin çığlıklarına kulak vermek ve geçmişin zulmünden kurtulmak için bu alanda eğitimlerini tamamlamış bir ruh sağlığı çalışanından destek almaktan çekinmeyin.

Sevgilerimle…

Psikolog, Aile Danışmanı, EMDR uygulayıcısı

Beyzanur Ceyhan


KAYNAKÇA

1. Van Der Kolk, B.A. (2018). Beden Kayıt Tutar, (22. Basım), (N. Cihanşümül Maral), Nobel Yaşam Yayınları, İstanbul.

2. Cori, J.L. (2022). Travmayı İyileştirme, (1.Baskı), (B.S. Haktanır Çev.), Koridor Yayıncılık, İstanbul.

3. Ogden, P., Mınton, K., Pain, C. (2006), Travma Ve Beden, Diyojen Yayıncılık, İstanbul.

4. Miller, A. (2018). Beden Asla Yalan Söylemez , (17. Baskı), (C. Dansuk Çev.), Okuyan Us Yayıncılık, İstanbul.



 
 
 

Commentaires


Persona Psikolojik Danışmanlık Merkezi 

Lalapaşa, Terminal Cd., 25100 Yakutiye/Erzurum, Türkiye

05301478099

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2022, Özel Persona Aile Danışmanlık Merkezi tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page